Basın Açıklaması
Türkiye 31 Mart 2019 Pazar günü yerel yönetimlerin belirlenmesi için sandık başına gitti. Yaklaşık 57 milyon seçmenin 48 milyonunun sandıkta oy kullanmasıyla seçimlere katılım oranı %84’ün üzerinde gerçekleşmiştir. Bu, dünyadaki pek çok demokratik ülkenin sahip olamadığı geniş kapsamlı bir katılım oranıdır ve bu katılımın yerel seçimlerde elde edilmesi demokrasimiz adına son derece önemlidir. Halkın iradesi, tecelli etmiştir. 31 Mart seçimlerinden 9 ay önce yapılan 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise katılım oranı %86,2 olmuştur. Ülkemizde demokrasiye olan inanç, demokrasinin en önemli araçlarından biri olan periyodik seçimlerde halkın geniş katılımıyla tescil edilmiştir. Böylece halkın yönetime katılımı ve ortaklığı pekiştirilmiştir.
Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunda, halkın seçimlere yeterli ilgiyi göstermediği görülmektedir. İsviçre’de 2015 yılında yapılan genel seçimlerde katılım oranı %48.4, Portekiz’de 2016 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım %48,7 düzeyinde olmuştur. İspanya ve Kanada’da aynı yıl yapılan seçimlere katılım ise %62 civarında gerçekleşmiştir. İngiltere’nin kaderini belirleyen Brexit oylamasında dahi katılım oranı %72’nin ötesine geçememiştir. Avrupa’nın en yoğun nüfusuna sahip ülkesi Almanya’da da katılım oranları 2017 yılı genel seçimlerinde %76,2; 2013 yılındaki seçimlerde ise %71,5’te kalmıştır. ABD’de Donald Trump’ın seçildiği seçimlere katılım %55,4’tür. Dolayısıyla ülkemizde vatandaşların seçimlere olan ilgisi ve demokratik haklarına sahip çıkmaları oldukça dikkat çekici düzeydedir.
Elbette demokrasinin tam anlamıyla sağlanması adına sadece oy kullanmak yeterli değildir, bunun yanında kullanılan oyların neticelerine de sahip çıkmak gerekmektedir. Bu aynı zamanda vatandaşların iradesinin gerçek bir şekilde tezahürü açısından önem arz etmektedir. Oy sonuçlarının yanlış girilmesi, sandık oy sayım tutanaklarında kaydırmaların yapılması, oy sayım cetvellerindeki sayıların değiştirilmesi demokrasinin ve millet egemenliğinin sandığa doğru bir şekilde yansımasının önüne geçecek gelişmelerdir. Hukuk devletinde bu tarz zafiyetlere yer yoktur. Bunun için itiraz mekanizmaları geliştirilmiştir. Seçim sonuçlarına itiraz etmek seçimi, demokrasiyi tanımamak anlamına asla gelmeyeceği gibi hukuk devletinin bir zarureti olarak da görülmelidir. Unutulmamalıdır ki ülkemizde daha önce gerçekleştirilen mahalli seçimlerde de bu itirazlar neticesinde kazanan tarafların el değiştirdiği görülmüştür. 2014 yerel seçimlerinde Yalova’da ve Ağrı’da yapılan itirazlar ve sonuçları unutulmamalıdır. Seçim sonuçlarına hukuk çerçevesinde, hukuki kanıtlarla itiraz etmek aynı zamanda vatandaşların haklarını ve demokrasiye yönelik iradelerini korumaktır. Bu kadar önemli bir vazife asla yok sayılmamalıdır. Kaldı ki seçim tutanaklarına yapılacak itirazlar ile amaç, mevcut oy iptali değil aksine kullanılan mevcut oyların sağlamasının yapılmasıdır.
Ülkemiz açısından son derece önemli olan 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin sonuçları, ne olursa olsun, millet iradesinin tecelli etmesi olarak algılanmalı ve buna saygı duyulmalıdır. Yapılan itirazlar en kısa sürede il, ilçe seçim kurullarınca ve son olarak Yüksek Seçim Kurulu tarafından kuşkuya yer bırakılmaksızın nihayete erdirilerek ilan edilmelidir. Türkiye Hukuk Platformu ve Hukuk STK’ları olarak bizler de bu hukuki sürecin yakinen takipçisi olduğumuzu ve gelişmeler ışığında kamuoyunu bilgilendireceğimizi ifade ederiz.